8 Şubat 2013 Cuma

Bu hayat o hayat değil

Seyircilerin pür dikkat izleyeceklermiş seni. Tek kişilik oyununu duyanlar tüm salonu doldurmuşlar. Kuliste zorla giydirdikleri kıyafetleri sevmemişsin. Parfümden gözlerin yaşlanmış. Terden sırılsıklam olmuşsun. Verdikleri senaryoyu beğenmemişsin. Sen daha ne olduğunu anlamadan sahnenin ortasına atmışlar seni. Spot ışıklarından önünü göremezken

Rolünü oynayabilir misin ?


Herkesi susturmuşlar senin için kafana başka ses girmesin diye. Sen bile konuşmaz olmuşsun. Belki de anlatmaya değecek insanlar yokmuş. Sığamamışsın o yaşına. Herkes susarken

Bağırabilir misin ?


Günün yarısını ayna karşısında geçiriyormuşsun. Uykuların kaçıyormuş en iyi sen i bulmak için. Başkalarının sende ne bulacaklarını merak ediyormuşsun. Herkesin yüzünde bu kadar makyaj varken

Aynalarını kırabilir misin ?


Sevenlerin arkandan yürüyorlarmış. Düşme diye tetiktelermiş hep. Yorulduklarını farketmişsin. Acımışsın onlara, Sormuşsun değer miyim diye. Peki

Hakkını verebilir misin ?


Siyah ve beyaz varmış senin için, griyi daha önce hiç görmemişsin. Küçükken çizdiğin resimler kadar net olmalıymış herşey. Deniz mavi, güneş sarı. Fakat ara renkleri gördüğünde

Paletine ekleyebilir misin ?


Arkanda yürüyenler bir bir düşmeye başlamışlar. Sen görme diye Düşenleri saklamışlar hemen. Yokluklarını hissetmişsin. Onları unutmamak için, her baktığında üzüleceğini bile bile

Fotoğraflarını saklayabilir misin ?


Üç noktayla geçmek istemişler seni. İzin vermemişsin. Ne ünlemler denenmiş ama becerememişler. Sayfalarını karalamışlar, sil baştan yazmışsın hepsini. Onlara inat, her satır başına

Kendini koyabilir misin ?


Saatlerini harcamışsın daha iyi yaşamak için. Sana biçtikleri fiyatı beğenmemişsin. Gördüğün herhangi bir olta iğnesine atıyormuşsun kendini. Kendinden Büyüklerine yem olmamak için çıkmak istiyormuşsun. Herkes kendine bir çoban ararken

Kendi yolunu çizebilir misin ?


Yaşadığın yer yetmemiş sana, sevmemişsin. Medeniyetin bu kadar seviyesiz olamayacağını, daha farklı olduğunu düşünmüşsün. Üç yıl sonra üç bin kilometre uzakta biri olmak istiyormuşsun. Daha önce hiç görmediğin bir evde, hiç tanışmadığın insanlarla komşu olarak yaşamak... O yolu geri dönmek zorunda kalırsan

Katlanabilir misin ?











-------------------------------------------------------------------------------------------------------
















Verdikleri senaryo yerine doğaçlama oynamışsın. Seyircilerin alkışlarından kulakların çınlamış. Uykuların hiç kaçmamış. Paletindeki çeşit çeşit renklerle rengarenk bir hayat boyamışsın. Kendi çizdiğin yolu takip etmişler. Geri dönmemişsin oradan.
Üç bin kilometre uzaktaki evine vardıklarında komşuların karşılamış onları. Fotoğraflarla dolu sandığını açtıklarında gülümseyen gözlerine yaşlar dolmuş...





Artık onlar senin fotoğraflarını saklıyorlar



Seni hep satır başlarında anıyorlar.






Buradan yüzünde bir gülümsemeyle ayrıldığını duydum.

Bunu nasıl yaptığını bana

Öğretebilir misin ?

13 Kasım 2012 Salı

Daha Ne Kadar İleri Gidebilir ?

Hayatımın bir noktasında, bir anda öldüm ben. Aniden, birdenbire. Trafik kazası yada öyle bişeydi sanırım.
Beni tanıyanlar için müthiş bi travmayı miras bırakarak öldüm. Bırakacak başka hiçbirşeyim yoktu zaten. Arkamdan ağladılar, yas tuttular.
Ama ben hayatıma devam ettim. Başka bi evrende, başka bi boyutta. Ölmeden önce neysem o olarak yaşamaya devam ettim. Ailemle, arkadaşlarımla, sevgilimle, sevmediğim insanlarla birlikte...  Aynı evde, aynı sokaklarda, aynı şehirde. Yemek yedim, okula gittim, uyudum, kavga ettim, güldüm, yoruldum...  Ama bir şekilde, herşey bana uzak gelirken, yapay gözükürken yaşadığıma inanmak zor geliyor. Bazen ' bundan daha fazlası olmalıydı ' diye düşündüğüm anlar oluyor. Sonra akışa kapılıyorum hemen, yalnız kaldığım zamanlarda, yatmadan önce hep ' Bir yerde kopukluk var ' diye düşünüyorum. Ama nerde olduğunu bulamıyorum. Her günüm dejavularla geçiyor, önleyemediğim, anlayamadığım.
 Hayatımda ki çoğu şey yolunda giderken, ben korkuyorum. Bu kadar iyilik benim başıma gelemez diye düşünüyorum. En çok bu noktalarda vuruyor beni bu yapaylık. Kendimi 3. şahıs gözünden izliyor gibi oluyorum. Kendimi tartıyorum. Çevremde işaretler görüyorum bazen, aslında uyuyor olduğumun işaretleri sanki. Bu işaret bazen bir kişi oluyor. Sanki o da  benim gibi. Biraz daha dayan der gibi bakıyor. Gerçeği hissedene kadar daha kaç kere ölmem gerektiğini gerçekten bilmiyorum. Bütün bunları kafamdan atmaya çalışıyorum. Ama sürekli yenileri geliyor ve ben korkuyorum yine

Daha ne kadar ileri gidebilir diye..
.

14 Ekim 2012 Pazar

Pirit


Huzursuzdu Pirit. Geçici bir durum değildi bu. Etrafında olan biten herşeyden şüphelenirdi. Bu şüphesi sayesinde birçok şeyi farklı açılardan görebilirdi. Bu şüphesinin kendisini daha ayık yaptığına inanırdı. Hiçbir şeyi tekdüze görmez, mutlaka bir anlam arardı. Onu umursayan insanlar, bu düşüncelerinin pirit' i paranoya ya sürükleyeceğinden korkuyorlardı. Bu insanlardan biri de bendim. Hocalarının ' Dahi ' olarak etiketlediği biriydi pirit. Bu etiketinin hakkını fazlasıyla veriyordu. Bu, herkesin farkında olduğu bir özelliğiydi. Fakat hiçbirimiz, onun gerçekten ne hissettiğini, duygularını anlayamazdık.

Büyük bir telaşla yatağından fırladı pirit. Uyku sersemliğiyle bulduğu bir t-shirt ü ve kotu giydi hemen. Bu arada bir sigara yaktı. Duvara yaslanıp yere baktı bir süre. Gözlerini sert bir şekilde kapatıp açıyordu. Başı dönüyordu sanırım. 
' Notların kitaplıkta ' dedim. 
' Beni neden uyandırmadın ? ' diye sordu. Bakkala gittiğimi, evde olmadığımı söyledim. Geldiğimde ise bu halde buldum işte seni diye laf anlatmaya çalışıyordum ama beni dinlemiyordu. Kitaplığa doğru yürürken hafifçe yalpaladı. Kolundan tutmak istedim fakat hemen silkelendi, kendisine karışılmasını hiç sevmezdi. Kitaplıkta yığılmış bir sürü kitap ve kağıdı dağıtırken bir yandan birşeyler mırıldanıyordu. Kahvaltıyı hazırladığımı söyledim. Ama cevap vermedi. Hala kitaplığın önünde kendini kaybetmiş gibi mırıldanarak eline aldığı bazı kağıtları yere atıyor, bazılarını yırtıyordu. ' Yarım saatten fazla vaktimiz var, gel hadi ' dedim ve evin salonundaki masaya kahvaltılıkları yerleştirmeye başladım. 

Tedirgindim. Kendim için değil, pirit için. Mırıldanmalarını hala duyuyordum. Kafasında neler döndüğünü hiçbir zaman tam olarak anlamadım ama onu en iyi tanıyan bendim. Ona en yakın olan bendim.
3 ay önce ev arkadaşı arıyordum.  Çevremdekilere haber bıraktıkran  1 hafta sonra bir telefon geldi. Birini bulduğunu söylüyordu telefondaki ses. Tamam demiştim. Tanıştır bizi... 


Kapmüsün yeşillik bir yerinde, çimlere oturup beklemeye başladım. Bir yandan geleni geçeni izliyordum. Telaşla koşturanlar, Bağıra bağıra kahkaha atan gruplar, Kasılmaktan üzerindeki ceket yırtılacakmış gibi duran hocalar...
Bu insanların arasında biri vardı. Neden bilmiyorum dikkatimi çekmişti. Siyah kıvırcık saçları vardı. Üzerinde buruşuk, lacivert bir gömlek. Önünden geçen insanlara bakıyordu uzun uzun. Olduğu yerde duramıyordu. Çimen ile yolu ayıran çalıların arasından beni göremiyordu sanırım. Fakat ben onu izliyordum. Yolun ortasına dökülmüş yaprakları itekliyordu ayağıyla. Bazen olduğu yerde daire çiziyor, kendi kendine bişeyler söylüyordu. Etraftaki insanların bazılarının ona güldüklerini, bazılarının ise yüzlerini buruşturarak onu izlediklerini gördüm.
Cebimden telefonumu çıkarıp saati kontrol ettim. 10 dakika gecikmişlerdi. Neyse dedim sırtüstü uzandım çimlere. 


Bir süre sonra güneşimi kapatan bir kafa gördüm yattığım yerden. 'Uyuma lan kalk hadi' dedi kafa.'Kalk müstakbel ev arkadaşınla tanıştırıcam seni'
' Geç kaldın olum nerdesin sen ? ' diye sordum ama beni dinlemedi, ileride duran birine el işaretleri yaparak gelmesini söylüyordu. Kafamı çevirdiğimde ise onu gördüm.

Çalıların üstünden atlayarak geldi ' müstakbel ev arkadaşım '.
' Bak bu Pirit, tanışın kaynaşın ' 
Elimi uzattım. O da aynını yaptı. Çok dikkatli bakıyordu. Sanki beynimi okumaya çalışıyormuş gibi. 
' Benimle geçinmen zor olabilir, uyku saatlerim belli olmaz bu seni rahatsız eder mi ? ' 
Daha konuşmaya başlamadan birden bire şunu dedi bana ;
Sen iyi birine benziyorsun, bana evini açarsan çok memnun olurum

Ben daha ağzımı açmadan, bana Pirit i getiren arkadaşım, kolumdan tutarak uzaklaştırdı. Bana Pirit' in yurttan atıldığını, sonra biriyle eve çıktığını ve ev arkadaşının onu evden kovduğunu ve son olarak Pirit in bir dahi olduğunu söyledi. ' Dahi olması bunları açıklıyor mu yani ne alakası var olum ? ' diye sordum. ' Her dahi biraz delidir ' diye cevap verdi. 

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Fear Leads To What ?


Soğuk bir kış gecesiydi,o günü asla unutamam.Sokak lambasının altında duruyordu,Saçları kıvırcık ve uzundu,sigara içiyordu.Elleri titriyordu yüzünde ağlamaklı bir ifade vardı.Onu öylece izliyordum.O ise çok stresli bir şekilde sürekli baktığı noktayı değiştiriyordu ve.... beni gördü.Banane bea diye oradan uzaklaşıyordum ki DUR ! SENİ TANIYORUM diye bağırdı.Banane bea kısmından sonra mistik olsun diye böyle devam ettircektim ama yapmayacam.Ayrıca düzgün yazmak istesem 'banane bea' demem.Giderim yüzüne tokat atarım.You pervert ! diye bağırım.Yok lan bağırmam.Hikayenin asıl oğlanı yaparım kendimi.Yeah bitch welcome to the club derim.Beni tanıyan çok güzelim haha falan triplerine girerim.Çok yüz vermicen bu kızlara aga diyen bir mahalle berberinin karakterine bürünürüm.Bürünürüm yazmak çok garip.O kız orda sigara içerken beni gördügünde,soldan rüzgar eser,saçlarım savrulur,çok artistik dururum.İçinde fırtınalar kopan,düşünceli ama güçlü biri gibi dururum fakat o an belim açık mı lan soğuk geliyo lan diye düşünürüm.Hikayenin geçtiği her mekanda en yakışıklı ben olurum.Senaryosu filmleştirilen bir oyuncu gibi başrolü ben alırım ve her olay benim etrafımda döner.Diğer karakterler salak olur gereksiz olur.Hatta o sigara içen kız kat dennings olur.Bende onu öyle sigara içerken görürsem bayılırım galiba.Çok heyecanlanırım lan.Hikayeyi geçtim şu an gerçek hayatta öyle görsem,'Aheaheha selam' derim.Heyecandan sürekli hareket halinde olurum.İnanılmaz saçmalarım.İstemeden sürekli kendimi anlatırım o da sıkılır.Garip sessizlikler olmasın diye sürekli konuşurum.Bu hareketlerim de ona 'sevimli' veya 'salakça' gelir.Risk budur. işte.%50 şansımda tutmaz.Çok şanssızım ben lan.Sıçarım büyük ihtimal.Üff bu salak nerden çıktı la der gider.Ama hikayemdeki kat dennings olursa gitmez.


Başka bi konuya geçicem o da kat dennings.Değil şaka şaka.Bundan önceki felsefik yazılarım varya size 'mutluluğun anahtarını veriyor' gibi yazdıklarım,abi onları dinlemeyin.Yani umursamayın Kelin merhemi olsa saç ektirir.Hani filmlerde yaşlı amcalar eskiden yazdıkları şeyleri bulup ağlarlar ya,ben bu yazdıklarımı görsem HASSİKTİR LAN derim.O zamana kadar da kat yaşlanmış olur.Bide nick and norah infinite playlist filmini izlemek istedim.Ama o micheal sera nın karakterini sikeyim,kat dennings e (norah) yaptığı saçma sapan muhabbetler yüzünden sıkıntı bastı,izleyemedim.Bu kıl maykıl yüzünden kat i de izleyemedim ama olsun.Katlanılmaz bi herif o maykıl sera.
Bambaşka bir konuya geçiyorum o da kat dennings.Değil lan değil.Adölesan iken (genç,ergen demek artistik olsun diye yazdım) 'korku filmine gidem ahaha ben korkmuyom olm hiç' muhabbetleri olurdu ya.Ben köpek gibi korkardım söylerdim de korkuyom gitmeyek diye.Bana demeyin korku filmine gidelim diye.Korkuyom çünkü.Ama o filmleri bilgisayarda izlerim yani.Gündüz izlerim ama.En son paranormal activity i izledim,ilk filmini.Gece izlemiştim su içmeye mutfağa zor gittim.Niye izledim onuda bilmiyorum bak ondan bile korkuyorum.Hayatımda hiç bir korku filmini sinemada izlemedim.Bir kere testere 4 ü izlediydim sinemada o korku mu oluyo ? Ama bak böyle korkunç makyajlar bilgisyar efektleri falan korkutmuyo.Gerilim kısımları varya hani adam 1 metrelik koridoru 35 dakkada yürür,koridorun sonunda kapı vardır.Yavaaş yavaaş kapıyı açar içerden bişey çıkar o anda da DIDIDIN diye müzik girer.Kahrıbela ya.Hatta kapıyı açana kadar müzik yavaştan yükselir,kapıyı açar içeride bişey yoktur,müzik kesilir.'Aa bisey yokmus' diyip arkasını dönünce DADAORU diye müzik birden girer ve bi yaratık ona saldırır falan hani.Abi o an benim ruhum çıkıyo bi elini yüzünü yıkayıp geliyo ya kahrıbela.Saçlarım beyazlıyo o koridorun sonundaki kapı açılana kadar.Bir de paranormal activity ile ilgili bişey anlatıcam o da kat dennings.Değil ya.O tarz filmler gerçekçi oluyo ya,yaratık yok bişey yok.O yüzden daha çok tırsıyorum.Ama helal olsun adamlara.Ufacık bütçeyle güzel işler çıkartıyorlar.2. filmini de izlicem merak ettim.Şu sıralar korkmadığım dönemdeyim o yüzden sorun olmaz.Türk korku filmlerini izleyebilirim  ehueheue korkutmuyo onlar.Hiç izlemedim daha.Sonuç olarak Ergen iken 'ben korkuyom izlemem' diyodum diğerleri de 'olum bişey olmaz lan' diyolardı ama gitmedim yani hiç.




İlk izlediğim korku filmi the exorcist ti.Şimdi size biraz kat dennings den bahsedicem.Hayır bea.Bi arkadaşımın evinde izledim egzorsist i.Birsürü versiyonu var galiba ama benim izlediğim 80 lerde çekilen varya,hani kız merdivenlerden ters iniyo.Oydu işte.Korkudan dolmuşa zor binmiştim karanlıktı hava.Abi ne manyak bişeydir o bide ben niye izledim o zaman ? 4. sınıftaydım lan.İSA SENİ BECERİCEEEYK diye replikler mına kodum korkunçtu ya.Korku filmlerinde olurya 'based on a true story'.Onlar hiç inandırıcı gelmiyo lan.Reklam kokan hareketler tabi.Hatta omen 666 mıydı neydi.06:06:2006 DA gösterime girecekti.Bir gün öncesinde o filmlerin uçakla dağıtılması gerekiyodu sanırım.Ama daha uçağa konmadan yangın çıkmışta filmler yanmışta falan abi siktirin gidin ya.Bak bu kolpa reklam yüzünden o filmi bulurum,gece izlerim hiç te korkmam.Ben 5 yaşından beri sigara içiyom rakı içiyom korkmuyom.Evet işte en korkunç olanı egzorsist ti abi.Bu supernatural olaylara karşı bişey yapamıyosun ya o yüzden korkutucu geliyo bana.Egzorsis gelse ben napacam ona amk ? pipisine mi vuracam ? pipisi var mı o da ayrı bi konu.Gel okula gidelim sana yemek ısmarlıyım sen yetkili bi abiye benziyon mu diyecem.Çıldırırım lan.Anca hacı hoca falan gidilir yani,şizofren değilsem,doktorlar bi bok yapamıyosa tek çare dedeler.Pardon hocalar.



Based on a true story muhabbeti varya.Exorcism diye bi film vardı jennifer carpenter oynuyo başrolde.Abi o tamamen true story diyolar.Hatta filmin sonunda biraz bilgi veriyolar şeytan giren kız hakkında.Tam hatırlamıyorum filmi de (tv de yayınlamışlardı öylesine bazı kısımlarını izlemiştim) korkunçlu değildi yani.
İnandırıcı değil,o kızda kesin şizoid falandır.'Ve bu kızın cesedine asla ulaşılamadı' tarzı biten korku filmleride var.Spartacus un cesedi de hiçbir zaman bulunamamış.Ha diyeceksiniz ne alaka ? Bende bilmiyorum ama bulamamışlar işte.
Lan küçükken half life oynuyodum ona da korkuyodum.Ama ilk oynadığım korkunçlu oyun resident evil idi.Oda piksel pikseldi zaten ama o zaman O bile korkutturuyodu.Zombiler vampirler eskiden korkunçtu.Şimdi ise ya ponpon kızlar vampir oluyo yada amerikan futbolu oynayan liseli gençler vampir oluyo.
Korku filmlerini de bırakın son durak diye bi seri varya,ben daha izlemedim hiç.İste orda bok bok ölümler oluyo hiçbi türlü önleyemiyolarmış falan.Bu da mesela insanın psikolojisini bozar.İnsan obsesif olur paranoyak olur deli olur lan.Niye böyle filmler çekiyonuz ? Hele o exorcist de emeği geçenler niye yaptınız bunu ? Para için ehueheue


İnci de bu aralar hikaye anlatma dalgası dönüyor.Millet hayatını falan anlatıyor,kimi korku hikayesi anlatıyor ve ısrar ediyorlar,bunların hepsi başımdan geçti diye.Dün bitanesini okudum adam ciddi güzel yazmış,ruh ve sinir hastalıkları raporum var olaylardan sonra tedavi gördüm dedi koyucam capsi dedi ve koydu da.Bilmiyorum inanmadım ama güzel di hikaye.İsteyen olursa 'Yalanım varsa bütün nesiller siksin' yazıp (inciye) okuyabilirler de başlık sakat biraz ehueheue




What i'm trying to say hacı ben paranormal activity serisinden,kat,başlayacam onları bitiriyim bi neler oluyo niye oluyo bi öğrenek dennings.Sonra 'based on true story' filmleri izliyecem kendime garezim var.(Bir öncedeki cümlede 'ket' i 'KAT' diye okudunuz dimi?) Garez de boktan diyolar du bakalım.Sizin de bildiğiniz tru stori li korku filmleri varsa bana yazın.Tavsiye edin.Bak bunu izle altına sıçartırsın falan derseniz sevinirim.Son olarak kat dennings i twitter dan takip etmeye başladım.Arada bitch diyo fuck diyo anama bacıma küfür mü ediyo ? Seth green i ziyarete gitmiş (family guy da ki chris i seslendiren eleman,ayrıca robot chicken diye ayrı bir çizgi dizisi var stop motion lı) kayıt sırasında basmış bu seth in record room u,seth te diyo 'amanına kat bastı ama önlem aldıydım' twitterdan işte falan olum ne güzel ya.Abi Nasıl ya.Stalker oldum bildiğin.Sonra caps almışlar ve kat te twitter da paylaşmış.Bende böyle öğrendim.Ama seth iyi adam lan.Esprili adam.Top,


Neyse işte diyeceğim o ki KKAAAAAAAAAAAATTTTTT DEEEEEEENİNKSSSSSSSSSS !
Bu korku kuşağına girecem,çıkışı olur mu bilmem ama izlediklerimi burada yazıcam.Şurası iyi şurasında korkudan bayıldım burası bok bi sahne,gibi şeyler yazarım.Belki korkarım hiç izleyemem.Yok ama izlerim izlerim.Sonra sıra korku oyunlarına gelecek.Sonra bana nolacak peki ? bişey olmaz ben hiç korkmuyom.Bye

14 Haziran 2012 Perşembe

Sınır


Herkes in patlama noktası ve katlanamadığı konular farklıdır.'buna mı üzülüyon lan hehe' tarzı konuşmalar saçmadır ama biraz rahatlatır sanki.Kimisi için ölüm en büyük acıdır,kimi için başarısızlık (iş hayatı okul hayatı vb) kimi için sevgiliden ayrılma...
Ama bu konulardan herhangi biri senin için katlanması en zor olansa,katlanması en zor olanı sen hayatında çok abartmışsındır veya çok sevmişsindir.Mesela 'sevgili' mevzusu senin için patlama noktasıysa,sen sevgilini herşeyin üstünde tutuyorsun.Veya okul hayatında başarısızlık,hayatında ki EN büyük korkuysa,sen bu okulu fazla abartmışsın.Herşeyden ileriye koymuşsun.
Hatta bazen 'abartma bu kadar' cümlesini duyduğunda sinirleniyorsun ya.İşte abarttığını söyleyen insan,senin gördüğünden daha geniş bir alanı görüyor.Çünkü sen olayın çok içindesin,etraflıca göremiyorsun.Ama o görüyor.Ne işe yarıyor peki ? seni uyarıyor.Sen dikkate alıyomusun peki ? o kısmı senin kişiliğine bağlı işte.Nasıl biri olduğunla alakalı.
Arada bir durup nefes alın.Koşturmacaya kapılmamaya çalışın.Nerdeyim ben ne yapıyorum ? niye yapıyorum ? ne yaptım ? istediğim ne ? istemediğim ne ? en büyük korkum ne ? neyle mutlu oluyorum ? kimle mutlu oluyorum ?
bunları arada bir sorun kendinize.Sonra kendi kararınızı verin,kendi yolunuzdan gidin.Başkaları yönlendirmesin sizi.Çünkü bazen etrafında bulunduğun çevreyi geniş bir açıdan göremiyorsun.Seni uyaracak biri de yok.Olmasın zaten.E ne oldu şimdi ? kendi başınasın karar vereceksin bazı şeylere.Bu da seni sen yapar.

3 Nisan 2012 Salı

Ne

Hangi kişiliği seçersen seni severim ? yada hangi kişiliği seçersem beni seversin ?
Ben kim olursam dikkatini çekerim ?
Kendim olmayalı uzun süre oldu o yüzden bana birini tarif et.En sevdiğin insanı anlat mesela,onun gibi olabileyim.
Komik biri olsam ? veya sinirli bi tip ? veya seni görmezden gelen ? Peki sen benim için kim olursun ?

Ben sana bişey diyeyim mi ? ben senin için kimse olsam.Kendimi zor buldum bir daha kaybedemem de o yüzden.

Sen kimsin bu arada ? daha önce hiç yüz yüze konuştk mu ? hatırlamıyorum seni çünkü.Başkalarından mı yüz buldun ? mutlu olabilmek için kaç davranışını değiştirdin ? kimler oldun ? hiç uyandığında kendini mutlu hissettin mi ?

Dürüst olayım ben hiç mutlu uyanmadım.Çünkü senin gibilerin varolduklarını biliyorum.Çünkü senin gibilerin her gün planlar kurduklarını biliyorum.Çünkü senin gibilerin "daha fazlasına sahip olabilmek" için neleri göze aldıklarını görüyorum.Senin gibilerin kendilerine fiyat biçilmesini sevdiğini biliyorum.Nasıl değişebildiklerini gördüm.Vitrinde olmak için kendilerinden vazgeçtiklerini gördüm.

Kendinizi kaybettiğinizde bende bulmaya çalışmayın.SAKIN ! çünkü bende sizden en ufak bi parça bile yok.Olmasın diye çok uğraştım.Aslında tüm yanlışları sizden öğrendim,doğruları kendim buldum.Sizde hayatta bi işe yaramış oldunuz.Haberiniz yoktu dimi ? Bu arada ipi kesildiğinde ayakta kalabilen kukla hiç görmedim,sende ilk olmayacaksın.O yüzden iplerin kimdeyse iyi geçin onunla.Korkma benim elime düşmessin.Düşsen bile seni oynatmam.

Hepinizi yakmak istiyorum.Baya böyle cayır cayır yanın.Sen niye yaşıyosun mesela ? kendin gibileri nasıl buluyosun ? nasıl bilebiliyosun senin gibi olduklarını ? kaç kişinin yüzüne gülmek zorundasın ? kaç kişiyi törpüledin ki sana uygun olsunlar ?

Hiçbiri senden uzağa gidemedi çünkü yalanlarında yetenek gördüm.Ne kadar ileri gitmiştin seni iplerle bağlamalarından önce ?
Bana hiç yaklaşamadın lan.
Hiçbiriniz yaklaşamadınız...

24 Ocak 2012 Salı

İbretlik paylaşım...

Hani çoğu insan geçmişe özlem duyuyor ya,bu konuda bişeyler yazacam.
İnsan neden geçmişini özler ? "eskiden daha güzeldi" veya "eski tadı yok şimdi" tarzı cümleler niye kurulur ? Neden böyle felsefik konulara falan giriyorum ?

Bu "eskileri" özleme bende de başladı çünkü.Eskiden de vardı ama şimdi daha bi şiddetli olmaya başladı.Dikkat ettim de,yukarıda tırnak içinde kurduğum cümleleri ben tırnak dışında baya kullanmaya başladım.Sonra işim gücüm olmadığı için başladım düşünmeye...
"Lan" dedim !

Mesela bir örnek vereyim.Eskişehir'e gittiğimde ilkokul arkadaşlarım ile buluştum ve Pino'ya gittik.Biz orada büyüdük denebilir,paso orada yemek yerdik.Eşşşşek kadar adam olduk yine orada yemek yiyoruz.Sonra muhabbetin ortasında arkadaşım "Ulan pino eski pino değil ha.Hatırlıyor musunuz ...." dedi.Konuşmaya devam etti ama ben devamında neler söylediğini duymadım çünkü ben bayaaa bi çocukluğuma gittim.Hemde sadece o "eski pino" cümlesiyle.
"Abi" dedim,"pino aynı pino,sen aynı sen ben aynı ben.Ne fark var arada ?" diye sordum.
"Ne biliyim ya eskiden daha güzeldi olum" diye cevap verdi

Tamam bana da daha güzel geliyor ama niye daha güzel geliyor ? Niye "şimdi" de değiliz de hep geçmişteyiz ?

İnsan geçmişini özlüyor çünkü insan KORKAKTIR.Sen ben o alayımız korkuyoruz.İleride ne olacağını bilmediğimiz için korkuyoruz."Sonra" yı bilmediğimiz için korkuyoruz ve yine korkak olduğumuz için geçmiş,"şimdi"den daha güvenli gözüküyor gözümüze.Neler oldu,gün nasıl bitti,nasıl hissettin... Bunların hepsinin cevabını biliyorsun böylece geçmiş sana daha masum geliyor.

Bu korkaklık mevzusundan arkadaşıma bahsettiğimde "ne alakası var olum ?" dedi.
Ulan dedim bak bu konuda böyle bi hipotez ile gelmişim,sinirlendirme gelmişini geçmişini skörm dedim.
"Bilmiyorum doğru olabilir" dedi.Böylece ilkel bir yöntemle biraz olsun doğruluğunu kanıtlamış oldum arkadaşıma.
Kanıtlama peşinde değilim ama bu böyle ya Korkuyoruz işte...