26 Şubat 2010 Cuma

Gerisini Getiremedim...

Bilgisayarın evimize girdiği günü hatırlıyorum.Kocaman bir kutu,ekran,tuşlu plastik ve kablolu el kadar bişeyi tek tek kablolarla büyük kutuya takışlarını hatırlıyorum.Sonra ekranda ışık yandı sonra satın aldığım oyunların ardı arkası kesilmedi.Her çeşit virüsü (istemedende olsa) bulaştırdım bilgisayarıma,eve bilgisayardan anlayan bi abi geliyordu,kasayı alıp götürüyordu,2-3 gün sonra falan geri getiriyordu ve ben yine hayvan gibi oyun oynuyordum...

10 yaşında falan bi arkadaşımı aramıştım "internet kafeye gidelim mi ?" diye bi cümle kurmuştu."Tamam" dedim gidelim...
Sonra 4-5 arkadaş buluşup,"sahibinin tanıdık" olduğu bi internet kafeye gitmiştik,yanyana 10-15 tane bilgisayar,çığlık çığlığa bişeyler oynayan çocuklar vardı.Birde bol bol duman,ve tüm kulaklıklardan "Fire In The Hole !!" diye sesler...
Counter-strike ile tanışmam bu döneme denk geliyor,silah satın al-öldür-bomba kur-kazan sistemi vardı bu oyunda.Hiç sevmemiştim...

Uyandığım gibi bilgisayarımı açmak için düğmeye bastım.Açılana kadar gittim mutfaktan bisküvi meyva suyu falan aldım yanıma,bir an önce dust_2 de çatışmak istiyordum...
Bir süre önce counter-strike'ın internet üzerinden oynanabildiğini öğrenmiştim,maksimum 20 kişi toplanıp birbirimizi vuruyorduk fakat inanılmaz bi şekilde bağlamıştı beni kendine.Beni vurduklarında sinir krizlerine kadar çıktığım bile oluyordu.Artık "wall açmış puşt" gibi terimlerin anlamlarını öğrenmiştim.Kendi "Clan"ım bile vardı ve günde en azından 8 saatimi yiyordu bu oyun...
bisküvi ve meyve suyumu aldıktan sonra bilgisayarım açılmıştı,hemen başına geçtim ve hemen oyuna girmek istedim ama simsiyah bir ekran vardı ve beyaz harflerle şöyle yazıyordu
"1 saate verdiğim adreste ol" yazıyordu,ve birde adres vardı.Kesin bir arkadaşım dalga geçiyor diye düşündüm Esc'ye bastım,bilgisayarı kapatıp açtım,aklıma gelebilecek her türlü şeyi yaptım ama bu yazı gitmiyordu."Sikicem lan kimki bu ?" diye bir yandan korku bir yandan merak bir yandan sinirle hazırlanmaya başladım."Benim kime ne zararım var ya,allah allaaah" diye konuştum bi süre kendime kendime.Yazıdaki adresi not aldım,anahtarlarımı ve telefonumuda bulduktan sonra evden çıktım...

Bir süre sonra adresteydim,karşımda bi bar vardı ve koca koca apartmanlar,etraf biraz kalabalıktı.Telefonuma mesaj geldi "Bara gir"...
"Ulan biri benimle feci taşak geçiyor" diyerek artık bunların bir oyun olduğunu düşündüm,kesin beni bi yerlerden izleyip gülüyorlardı,sinir içinde bara doğru yürümeye başladım.Barın dışarıda masaları vardı ve gözlüklü bir adam oturuyordu.Bir yerden tanıyordum ben bunu,üzerinde yeşil uzun kollu bişey,altında kahverengi bir pantolon ve ufak bir çantası vardı.Tüm dikkatimle onu incelerken "otur" dedi ve sandalyeyi gösterdi bana.Karşısına oturdum ve daha dikkatli bakmaya başladım.O bana bakmıyordu,sigarasından bi fırt alıp sürekli etrafına bakıyordu.
"Sen" dedim.Gerisini getiremedim,sonunda kafayı yedim ve bunlar gerçek oldu diye düşündüm.
"Evet" dedi "Ben Gözlüklü teröristim!"

Kafayı yemek üzereydim,birden saçmalamaya başladım "Abi sen,nasıl bişey ya? ya sen oyunda oynadım ben seni,yani senin oyunnu..."
"Sakin ol" dedi ve bana bira söyledi.
"Bak" dedi."Ben artık yoruldum,1999 yılından beri sürekli çalışıyorum,beni yarattıkları günden beri çalışıyorum.Dust_2 'ler cs_assault lar de_aztec'ler...Her yeni haritada yeni çekimler için stüdyolara gidiyorum.Yoruldum artık anladınmı ? yoruldum..."

Ne diyeceğimi bilemedim,çok korkuyordum bu adamdan."terörist lan bu" dedim.Altıma sıçacaktım."Abi seni yormak istemedik ki biz,silah alıp...biz...abi oyun oynar herk.."
"Sakin ol" dedi tekrar.Derin bir nefes aldım,biram geldi,yarısını bir dikişte içtim.Terörist'in hafif gülümsediğini gördüm.Devam etti...
"Yıllardır oynuyorsunuz,bıkmadan usanmadan,hilelerle,hatta bazen birbirinizle kavga bile ediyorsunuz" dedi.Lan herif bide sosyal mesaj vermeye çalışıyor diye düşündüm."Sende oynuyorsun,sabah akşam hayatını siktin şu oyun için" dedi.Küfür ettiğinde biraz tırstım.
"Ama abi sizin oyunuda çok güzel yapmışlar ya,hani mesela 4-6 ile çatı.."
"Oynamayın artık,yeter dayanamıyorum anladınmı DAYANAMIYORUM !!" dedi.Ayağa fırladı Hemen ufak çantasına gitti eli."BOMBAA" diye bağırabildim anca,olduğum yere çakılmıştım...

Sonra birden herşey yavaşladı,herşeyi net görebiliyordum ama gözlerimi bile çok yavaş hareket ettirebiliyordum.Tek el silah sesi duydum.Silah sesinin nereden geldiğini anlamak için kafamı çevirmeye çalışırken tekrar herşey normal hızına döndü."HEADSHOT !" diye başka bir ses duydum.Çok kalın bir sesti.Ateş edeni göremedim fakat terörist karşımda,alnından vurulmuş bir şekilde boş boş bana bakıyordu."Hasiktir hasiktir hasiktir Ben yapm..YAPMADIM BEN YAPMADIM !!!" diye bağırmaya başladım."Merak etme ben yaptım" dedi bir adam ve karşıma oturdu.

"Max payne ?" dedim.Artık nasıl olduysa alışmıştım.Çok normal geldi karşımda Max Payne'in oturması."Abi adam bombayı patlatıcaktı valla TERÖRİSTTİ O SİKİCEKTİ EBEMİZi ABİİ !"
Ben bağırdığım sırada sokaktaki insanlar çığlıklar atarak kaçışıyordu sağa sola.Max çok sakindi.Kederli gülümsemesiyle bir süre beni izledi."Güvendesin artık" dedi."Sayende abi" diyebildim...

"Sen iyi bir çocuksun,seni evine kadar bırakayım,benimle güvende olursun" dedi."Abi beni yanlış anlama ama senin peşinde bir ton insan vardı,ne oldu onlara?" dedim."Benim filmim çıktı hatırlıyormusun?" diye sordu."Evet hatırlıyorum abi ama yanlış anlamada o filmin içine..."
"Sıçtılar" diye benim cümlemi tamamladı max."O yüzden artık hiçkimse beni siklemiyor,bak saçımı kazıttım sakal bıraktım ama bunları farketmedin....Hayatınıza Bullet-Time'ı ben soktum,sabah akşam o kum saatini doldurup artist artist ateş ediyordunuz etrafa...Neyse,hadi kalk seni evine bırakayım" dedi."Abi bi fotoğraf çekilelim mi be?" diye sordum."Tabii ki" dedi.Hemen telefonumun kamerasını açtım ve etrafta bizi çekebilecek birini aradım,sonra üzerinde,vücudunun her yanını saran cübbe gibi bişeyle uzun boylu bi silüet duruyordu,bize doğru yürüdü.Aramızda 2 adımlık bi mesafe bile kalmamıştı artık,hiçbişey demeden elini uzattı.Tam telefonu verecekken max "DİKKAT ET !!!" diye bağırdı,karşımdaki cübbeli adamın Arthas olduğunu gördüm,sonra kendi göğsümde saplı Froustmourne'nu...
Max'i tek eliyle boğazından yakalamıştı Arthas,Max ayakları ile boşa tekme atmaya çalışıyordu.Froustmourne'un göğsümden çıkarılışını gördüm,etrafımdaki çok zor duyuyordum,sonra kılıcın Max'e saplanışını gördüm."Froustmourne Hunger..." dedi Arthas ve
uzaklaştı,artık bulanık görmeye başlamıştım.Yere,Max'in yanına yığıldım,nefes alamıyordum,"Özür...Di-dilerim" diyebildi max."Asıl Ben..."

Gerisini getiremedim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder