Bilgisayarın evimize girdiği günü hatırlıyorum.Kocaman bir kutu,ekran,tuşlu plastik ve kablolu el kadar bişeyi tek tek kablolarla büyük kutuya takışlarını hatırlıyorum.Sonra ekranda ışık yandı sonra satın aldığım oyunların ardı arkası kesilmedi.Her çeşit virüsü (istemedende olsa) bulaştırdım bilgisayarıma,eve bilgisayardan anlayan bi abi geliyordu,kasayı alıp götürüyordu,2-3 gün sonra falan geri getiriyordu ve ben yine hayvan gibi oyun oynuyordum...
10 yaşında falan bi arkadaşımı aramıştım "internet kafeye gidelim mi ?" diye bi cümle kurmuştu."Tamam" dedim gidelim...
Sonra 4-5 arkadaş buluşup,"sahibinin tanıdık" olduğu bi internet kafeye gitmiştik,yanyana 10-15 tane bilgisayar,çığlık çığlığa bişeyler oynayan çocuklar vardı.Birde bol bol duman,ve tüm kulaklıklardan "Fire In The Hole !!" diye sesler...
Counter-strike ile tanışmam bu döneme denk geliyor,silah satın al-öldür-bomba kur-kazan sistemi vardı bu oyunda.Hiç sevmemiştim...
Uyandığım gibi bilgisayarımı açmak için düğmeye bastım.Açılana kadar gittim mutfaktan bisküvi meyva suyu falan aldım yanıma,bir an önce dust_2 de çatışmak istiyordum...
Bir süre önce counter-strike'ın internet üzerinden oynanabildiğini öğrenmiştim,maksimum 20 kişi toplanıp birbirimizi vuruyorduk fakat inanılmaz bi şekilde bağlamıştı beni kendine.Beni vurduklarında sinir krizlerine kadar çıktığım bile oluyordu.Artık "wall açmış puşt" gibi terimlerin anlamlarını öğrenmiştim.Kendi "Clan"ım bile vardı ve günde en azından 8 saatimi yiyordu bu oyun...
bisküvi ve meyve suyumu aldıktan sonra bilgisayarım açılmıştı,hemen başına geçtim ve hemen oyuna girmek istedim ama simsiyah bir ekran vardı ve beyaz harflerle şöyle yazıyordu
"1 saate verdiğim adreste ol" yazıyordu,ve birde adres vardı.Kesin bir arkadaşım dalga geçiyor diye düşündüm Esc'ye bastım,bilgisayarı kapatıp açtım,aklıma gelebilecek her türlü şeyi yaptım ama bu yazı gitmiyordu."Sikicem lan kimki bu ?" diye bir yandan korku bir yandan merak bir yandan sinirle hazırlanmaya başladım."Benim kime ne zararım var ya,allah allaaah" diye konuştum bi süre kendime kendime.Yazıdaki adresi not aldım,anahtarlarımı ve telefonumuda bulduktan sonra evden çıktım...
Bir süre sonra adresteydim,karşımda bi bar vardı ve koca koca apartmanlar,etraf biraz kalabalıktı.Telefonuma mesaj geldi "Bara gir"...
"Ulan biri benimle feci taşak geçiyor" diyerek artık bunların bir oyun olduğunu düşündüm,kesin beni bi yerlerden izleyip gülüyorlardı,sinir içinde bara doğru yürümeye başladım.Barın dışarıda masaları vardı ve gözlüklü bir adam oturuyordu.Bir yerden tanıyordum ben bunu,üzerinde yeşil uzun kollu bişey,altında kahverengi bir pantolon ve ufak bir çantası vardı.Tüm dikkatimle onu incelerken "otur" dedi ve sandalyeyi gösterdi bana.Karşısına oturdum ve daha dikkatli bakmaya başladım.O bana bakmıyordu,sigarasından bi fırt alıp sürekli etrafına bakıyordu.
"Sen" dedim.Gerisini getiremedim,sonunda kafayı yedim ve bunlar gerçek oldu diye düşündüm.
"Evet" dedi "Ben Gözlüklü teröristim!"
Kafayı yemek üzereydim,birden saçmalamaya başladım "Abi sen,nasıl bişey ya? ya sen oyunda oynadım ben seni,yani senin oyunnu..."
"Sakin ol" dedi ve bana bira söyledi.
"Bak" dedi."Ben artık yoruldum,1999 yılından beri sürekli çalışıyorum,beni yarattıkları günden beri çalışıyorum.Dust_2 'ler cs_assault lar de_aztec'ler...Her yeni haritada yeni çekimler için stüdyolara gidiyorum.Yoruldum artık anladınmı ? yoruldum..."
Ne diyeceğimi bilemedim,çok korkuyordum bu adamdan."terörist lan bu" dedim.Altıma sıçacaktım."Abi seni yormak istemedik ki biz,silah alıp...biz...abi oyun oynar herk.."
"Sakin ol" dedi tekrar.Derin bir nefes aldım,biram geldi,yarısını bir dikişte içtim.Terörist'in hafif gülümsediğini gördüm.Devam etti...
"Yıllardır oynuyorsunuz,bıkmadan usanmadan,hilelerle,hatta bazen birbirinizle kavga bile ediyorsunuz" dedi.Lan herif bide sosyal mesaj vermeye çalışıyor diye düşündüm."Sende oynuyorsun,sabah akşam hayatını siktin şu oyun için" dedi.Küfür ettiğinde biraz tırstım.
"Ama abi sizin oyunuda çok güzel yapmışlar ya,hani mesela 4-6 ile çatı.."
"Oynamayın artık,yeter dayanamıyorum anladınmı DAYANAMIYORUM !!" dedi.Ayağa fırladı Hemen ufak çantasına gitti eli."BOMBAA" diye bağırabildim anca,olduğum yere çakılmıştım...
Sonra birden herşey yavaşladı,herşeyi net görebiliyordum ama gözlerimi bile çok yavaş hareket ettirebiliyordum.Tek el silah sesi duydum.Silah sesinin nereden geldiğini anlamak için kafamı çevirmeye çalışırken tekrar herşey normal hızına döndü."HEADSHOT !" diye başka bir ses duydum.Çok kalın bir sesti.Ateş edeni göremedim fakat terörist karşımda,alnından vurulmuş bir şekilde boş boş bana bakıyordu."Hasiktir hasiktir hasiktir Ben yapm..YAPMADIM BEN YAPMADIM !!!" diye bağırmaya başladım."Merak etme ben yaptım" dedi bir adam ve karşıma oturdu.
"Max payne ?" dedim.Artık nasıl olduysa alışmıştım.Çok normal geldi karşımda Max Payne'in oturması."Abi adam bombayı patlatıcaktı valla TERÖRİSTTİ O SİKİCEKTİ EBEMİZi ABİİ !"
Ben bağırdığım sırada sokaktaki insanlar çığlıklar atarak kaçışıyordu sağa sola.Max çok sakindi.Kederli gülümsemesiyle bir süre beni izledi."Güvendesin artık" dedi."Sayende abi" diyebildim...
"Sen iyi bir çocuksun,seni evine kadar bırakayım,benimle güvende olursun" dedi."Abi beni yanlış anlama ama senin peşinde bir ton insan vardı,ne oldu onlara?" dedim."Benim filmim çıktı hatırlıyormusun?" diye sordu."Evet hatırlıyorum abi ama yanlış anlamada o filmin içine..."
"Sıçtılar" diye benim cümlemi tamamladı max."O yüzden artık hiçkimse beni siklemiyor,bak saçımı kazıttım sakal bıraktım ama bunları farketmedin....Hayatınıza Bullet-Time'ı ben soktum,sabah akşam o kum saatini doldurup artist artist ateş ediyordunuz etrafa...Neyse,hadi kalk seni evine bırakayım" dedi."Abi bi fotoğraf çekilelim mi be?" diye sordum."Tabii ki" dedi.Hemen telefonumun kamerasını açtım ve etrafta bizi çekebilecek birini aradım,sonra üzerinde,vücudunun her yanını saran cübbe gibi bişeyle uzun boylu bi silüet duruyordu,bize doğru yürüdü.Aramızda 2 adımlık bi mesafe bile kalmamıştı artık,hiçbişey demeden elini uzattı.Tam telefonu verecekken max "DİKKAT ET !!!" diye bağırdı,karşımdaki cübbeli adamın Arthas olduğunu gördüm,sonra kendi göğsümde saplı Froustmourne'nu...
Max'i tek eliyle boğazından yakalamıştı Arthas,Max ayakları ile boşa tekme atmaya çalışıyordu.Froustmourne'un göğsümden çıkarılışını gördüm,etrafımdaki çok zor duyuyordum,sonra kılıcın Max'e saplanışını gördüm."Froustmourne Hunger..." dedi Arthas ve
uzaklaştı,artık bulanık görmeye başlamıştım.Yere,Max'in yanına yığıldım,nefes alamıyordum,"Özür...Di-dilerim" diyebildi max."Asıl Ben..."
Gerisini getiremedim...
26 Şubat 2010 Cuma
24 Şubat 2010 Çarşamba
Bir sorumsuzun anatomisi...
Ödevlerimi sabah 6 da kalkıp yapmak üzere erteledim ve yattım.Hergün yeni ödevler veriyodu hocalar ve artık çok sıkılmaya başlamıştım,yaşıtlarımda benimle aynı durumda sürünüyorlardı ve ben 17 yaşında bir ergen olarak ev ve okul arasında mekik dokuyordum...
Sabah yine 6 da kalkıp ödevlerimi yapamadım ve sonuçlarına katlanmaya hazırdım,büyük ihtimal öğretmenim bu ödevleri benim iyiliğim için verdiğini kendi yararıma olduğunu söyleyecekti veya cetveli avuç içime çakacaktı...
Hemen üstümü giyindim ve bulduğum her kitabı çantama doldurdum,servisi yine kaçırırsam hocalar bu sefer "sorumsuzluklar" listeme geç kalmayıda ekleyecekti ve ben yine öğretmenlerin gözünde biraz daha düşecektim.Çünkü onların dünyasında ben bir sorumsuzdum...
Şanslıyım ki servise yetişebildim,servise bidim ve"günaydın" dedim fakat kimi salyalar saçarak uyuyordu kimi ders çalışıyordu.Bazıları akşam yetiştiremediği için serviste çalışıyor,bazıları ise servisteki öğretmenlerin götüne girmek için serviste çalışıyorlardı.En arka koltukta yerimi aldım ve en sevdiğim servis arkadaşımı beklemeye başladım.
Servis bir öğretmeni beklemek üzere durdu,servis şoförü normalde her geç kalan öğrenciye "sen nerdesin ? hep böyle bekletiyorsun benide arkadaşlarınıda" diyen bir insan değildi.Öğrenciyi görmedimi ? hemen basar giderdi.Sabırsızdı ve servistekileri bir an önce eğitim yuvalarına sokuşturmak istiyordu.
Sonra öğretmen olacak o kadını evinden çıktığı andan itibaren şuursuzca izlemeye başladım.Suratında bir ton makyaj,elinde birsürü kağıt,topuklu ayakkabılarıyla "koşuyormuş" gibi yapan ve ödevini yapmadığım adı Betül olan sözde öğretmeni...
Servise bindiği an inanılmaz ağır bir parfüm kokusu uykumu açtı,ve kendime geldim."Ayy erken geldiniz ama yinede özür dilerim" diye hem yavşakça bir özür diledi hemde üste çıkmaya çalıştı.Şoför "haklısın hocam erken geldik" dedi ve kararlı ve sabırsız bi şekilde yola konsantre oldu.
Betül öğretmen hemen meslektaşlarının yanına oturdu ve dün neler yaptıklarını konuşmaya başladılar.Bir ara kulağıma "feysten ekliyolar beni çocuklar ay banane" diye bi cümle geldi.
"Doğru" dedim içimden,"Sana Koca adamlar lazım"...
Betül hoca yanında oturduğu meslektaşının bi kaç cümlesini başıyla onayladıktan sonra arkasında ders çalışan "örnek" öğrencileri bi süre izledi."Ay ay ay maşşallah maşşallah" dedi.Çocuklar onun gözünde artık gelecek vaat eden,pırıl pırıl çocuklardı.Benim gözümde ise bir avuç yavşak...
Bir ara göz göze geldik betül hocayla,bi kenara attığım çantamı,içinden dökülen bir kaç test kağıdını,ve sonra beni dikkatlice süzdü.Sonra sanki çok iğrenç bişey görmüş gibi yüzünü buruşturup önüne döndü.Bir süre yanındaki arkadaşıyla bişey konuştular,sonra tekrar bana dönüp "dün verdiğim ödevi yaptınmı sen ?" diye sordu.Nasıl olsa Betül hocanın dersi 6. saat ti ve ödevi yetiştirecek bol bol vaktim vardı."Yaptım hocam" dedim."Hayret" dedi ve tekrar önüne döndü...
Sonunda en sevdiğim arkadaşım Cansu'nun evine geldik,cansu yine tam uyanamamıştı,servise bindi "günaydın" dedi.Betül hoca bi baktı ama bişey söylemedi,çünkü oda bir sorumsuzdu ve onların dünyasında işgal ettiği yer ufacıktı..
Cansu hemen yanıma oturdu ve muhabbet etmeye başladık.Dün izlediği bi filmden konuştuk bir süre kahkahalar atarak.Serviste sadece cansu ve ben konuşuyorduk.Betül hoca dönüp "siz ne bok yiyosunuz" der gibi bi bakış attı,sonra yine yanındaki siktimin meslektaşına dönüp "evet çenesi açıldı allahım yarabbim" falan diye konuşmaya başladılar.
Sonunda okula geldik ve herkez bi telaş servisten inmeye çalışıyordu.Sanki servisten ilk inene ödül veriyorlarmış gibi.Cansu ve ben servis boşalana kadar bekledik,rahat rahat indik servisten ve sınıfımızın yolunu tutmaya başladık...
Okul her sabah olduğu gibi "yeni temizlenmiş" kokuyordu.Görevli teyzeler,amcalar ellerinde cif ve bez ile dolanıyorlardı.Fazla oyalanmadan Cansu ile birlikte sınıfa girdik,herkez binbir telaşla bişeyleri defterine yazıyor veya sıra kenarlarına küçük küçük formüller yazıyorlardı.Cansu "sınava çalıştınmı ?" diye sorduğunda kocaman bir "Hassiktir" çektim."Ben bikaç biişey biliyorum ya yardım ederim" dediğinde Cansu,biraz rahatlamıştım...
Çok geçmeden hoca sınıfa girdi,Cansu hemen yanıma oturdu.Hoca kağıtları dağıttı,sınav başladı bi şekilde Cansu'dan yardım alarak 10 soruluk yazılı sınavın 5 sorusunu yapabildim.Diğerlerine saçma sapan işlemler yaptım ve hiç olmazsa bi "60" gelir düşüncesiyle biraz rahatladım.Fizikten bir bok anlamıyordum...
Sonraki dersler uyudum,arada bir tahtaya baktım,sıra 6. derse gelmişti,ve ben ödevi yapmayı unutmuştum...
Hemen sınıftaki bikaç kişiye ödevi yapıp yapmadıklarını sordum.Çoğu yapmamıştı fakat yaptığından emin olduğum bi kaç çocukta "ya bikaç bişey yazdım emin değilim" falan diye başından savmaya çalıştı beni,Cansu'ya sordum oda yapmamıştı.Neyse dedim ve sıramda uyuklamaya devam ettim.
Betül hocanın koridordan gelen topuk sesleriyle içimi bi korku kapladı,niye korkuyordumki ben bu kadından ?öğrencileri umurunda olmayan,saçma sapan makyaj yapan ve facebookta bizlere yeri olmayan bi kadındı...
Sınıfa girdiğinde herkez hemen ayağa kalktı,Hoca önce herkezi süzdü ve sonra çok otoriter bi şekilde "günaydın" dedi.Günaydın dedik ve oturduk.Hemen "açın bakalım ödevlerinizi" diye tatlı dille biraz yumuşattığını düşünüyordu içimizi,bikaç çocuğun önünde zaten hazırdı ödevleri.Küçük ayarlamalar yaptılar ve kusursuz ödevlerini sergilemek üzere dimdik oturuyorlardı.
Sıra bana geldiğinde daha sıramın üstüne bakmadan bana bakmaya başladı kadın,sonra "ödevini yaptınmı ?" diye sordu.Verdiği ödevin umrunda olmadığını biliyordum,Birilerinden sinirini çıkarmak zorundaydı ve o kişi bendim."Hocam getirmeyi unutmuşum" dedim.Boş boş bakmaya devam etti,hiçbişey söylemeden masasına oturdu ve bi kağıda bişeyler yazmaya başladı.Ucuz kurtuldum dedim içimden.Cansu içinde aynı şeyler oldu fakat Cansu uyumaya devam etti...
Hocanın tahtanın önüne geçtiğini gördüm,kafam sıraya yatık bi şekilde yaşıtlarımın eylemlerini "paralel" olarak izliyordum.Hocanın şöyle dediğini duydum."Çocuklar bu ödevler sizin zararınıza gibi davranmayın,bakın sonra şunun gibi olursunuz" dedi ve herkezin bana baktığını "paralel" bir şekilde gördüm.Yaşıtlarım bana bakarak kıkırdamaya başladı,bazıları yine öğretmenin götüne girmek için gülerken,bir yandan "hoca beni gülerken görüyormuki ?" diye yan yan hocayı izliyorlardı.Gittikçe sinirlenmeye başladım...
Hala devam ediyordu kadın,"onun gibi olmak istemiyorsunuz değil mi yavrucaklarım? kim isterki ? sabah akşam uyuyun,buna okul dahil (kahkahalar yükseliyordu) ha gereksiz olmak istiyorsanız o başka tabii ki "....Kahkahalar beni çıldırtacak düzeye gelmişti,artık bir cümlesine bile katlanamazdım.Kafamı kaldırdım ve kendimi çok zor tutuyordum.Cansu bende bir terslik olduğunu anladı ve elimi tuttu hemen,"sakin ol" der gibi bakıyordu.Hoca devam etti...
"Ayy bak bak arkadaşıda destek oluyor ya o çokmu üstüne gitt..."
-"ULAN OROSPU ! SİKİMDE DEĞİLSİN ANLADINMI !! ÖDEVİNDE SİKİMDE DEĞİL SENDE SİKİMDE DEĞİLSİN"
-"SEN BENİMLE NASIL BÖYL.."
-"ASIL SEN BİZİMLE NASIL BÖYLE KONUŞURSUN ! KİMSİN ULAN SEN Bİ KAĞIT PARÇASINI DOLDURMADIM DİYE HAYATIMA SÖVÜYOSUN KAŞAR !
Ben hayvan gibi bağırırken yaşıtlarım beni korkarak izliyorlardı.Cansu ayağa kalktı,bir yandan ağlıyor bir yandan beni dışarı çıkartmaya çalışıyordu...
-"SENİN ÖĞRENCİLİK HAYATIN BİTTİ ANLADINMI BİTTİ"
Cansu'dan kurtulup hızlı hızlı kadının üstüne yürüdüm
-"BANA ELİNİ SÜRERSEN SENİ HAPSE ATT.."
Cümlesini bitirmeden kafasından tuttuğum gibi tahtaya vurmaya başladım,her vuruşta biraz daha rahatlıyordum,deli gibi zevk alıyordum,vurdukça sesi kesiliyordu.Çok hoşuma gitmişti bu .
Hiçkimseden çıt çıkmıyordu...
10-20 kere kafasını tahtaya vurdurduktan sonra bişeyler mırıldanmaya başladı,hiç dinlemeden tekme tokat dövmeye başladım.Tahta kan içinde kalmıştı,kadında artık direnemiyordu bana.Kafasını bıraktım ve baam diye yere düştü,kendime geldiğimde bütün okulun koridorda olduğunu gördüm.Hepsi bana bakıyordu.Hocalar,öğrenciler,görevliler herkez benim vahşetimi izledi.
Cansu ise yerde yatan kadına bakıyordu,hafif gülümsediğini gördüm,biraz daha gülümsedi,biraz daha,biraz daha...
İkimizin kahkahaları okulu yıkıyordu,cansu ile el ele sınıftan çıktık.Koridorda yürürken herkez bizi alkışlamaya başladı.Sevinç çığlıkları yankılandı okulun her tarafında,hocalar bile dahildi bu olaya.Birbirlerinin üstüne atlayan çocuklar,sarılan öğretmenler,dans eden görevliler herkez mutluydu...Ve yine el ele okulu terkederken arkamızda güneş batıyordu...
O günden sonra Cansu ve ben hayatımızı bu tarz öğretmenleri öldürmeye adadık.Çok başarılı olduk .Hiç yakalanmadık çünkü halkın desteğinide arkamıza almıştık,yer altında hertürlü silahın dolup taştığı,ayrıca yaşanabilir bir sığınağımız vardı.Arkamızda tonlarca ceset bıraktık...
Artık Sorumluluk sahibi bireylerdik...
Güneşin battığını bidaha hiç göremedik...
Sabah yine 6 da kalkıp ödevlerimi yapamadım ve sonuçlarına katlanmaya hazırdım,büyük ihtimal öğretmenim bu ödevleri benim iyiliğim için verdiğini kendi yararıma olduğunu söyleyecekti veya cetveli avuç içime çakacaktı...
Hemen üstümü giyindim ve bulduğum her kitabı çantama doldurdum,servisi yine kaçırırsam hocalar bu sefer "sorumsuzluklar" listeme geç kalmayıda ekleyecekti ve ben yine öğretmenlerin gözünde biraz daha düşecektim.Çünkü onların dünyasında ben bir sorumsuzdum...
Şanslıyım ki servise yetişebildim,servise bidim ve"günaydın" dedim fakat kimi salyalar saçarak uyuyordu kimi ders çalışıyordu.Bazıları akşam yetiştiremediği için serviste çalışıyor,bazıları ise servisteki öğretmenlerin götüne girmek için serviste çalışıyorlardı.En arka koltukta yerimi aldım ve en sevdiğim servis arkadaşımı beklemeye başladım.
Servis bir öğretmeni beklemek üzere durdu,servis şoförü normalde her geç kalan öğrenciye "sen nerdesin ? hep böyle bekletiyorsun benide arkadaşlarınıda" diyen bir insan değildi.Öğrenciyi görmedimi ? hemen basar giderdi.Sabırsızdı ve servistekileri bir an önce eğitim yuvalarına sokuşturmak istiyordu.
Sonra öğretmen olacak o kadını evinden çıktığı andan itibaren şuursuzca izlemeye başladım.Suratında bir ton makyaj,elinde birsürü kağıt,topuklu ayakkabılarıyla "koşuyormuş" gibi yapan ve ödevini yapmadığım adı Betül olan sözde öğretmeni...
Servise bindiği an inanılmaz ağır bir parfüm kokusu uykumu açtı,ve kendime geldim."Ayy erken geldiniz ama yinede özür dilerim" diye hem yavşakça bir özür diledi hemde üste çıkmaya çalıştı.Şoför "haklısın hocam erken geldik" dedi ve kararlı ve sabırsız bi şekilde yola konsantre oldu.
Betül öğretmen hemen meslektaşlarının yanına oturdu ve dün neler yaptıklarını konuşmaya başladılar.Bir ara kulağıma "feysten ekliyolar beni çocuklar ay banane" diye bi cümle geldi.
"Doğru" dedim içimden,"Sana Koca adamlar lazım"...
Betül hoca yanında oturduğu meslektaşının bi kaç cümlesini başıyla onayladıktan sonra arkasında ders çalışan "örnek" öğrencileri bi süre izledi."Ay ay ay maşşallah maşşallah" dedi.Çocuklar onun gözünde artık gelecek vaat eden,pırıl pırıl çocuklardı.Benim gözümde ise bir avuç yavşak...
Bir ara göz göze geldik betül hocayla,bi kenara attığım çantamı,içinden dökülen bir kaç test kağıdını,ve sonra beni dikkatlice süzdü.Sonra sanki çok iğrenç bişey görmüş gibi yüzünü buruşturup önüne döndü.Bir süre yanındaki arkadaşıyla bişey konuştular,sonra tekrar bana dönüp "dün verdiğim ödevi yaptınmı sen ?" diye sordu.Nasıl olsa Betül hocanın dersi 6. saat ti ve ödevi yetiştirecek bol bol vaktim vardı."Yaptım hocam" dedim."Hayret" dedi ve tekrar önüne döndü...
Sonunda en sevdiğim arkadaşım Cansu'nun evine geldik,cansu yine tam uyanamamıştı,servise bindi "günaydın" dedi.Betül hoca bi baktı ama bişey söylemedi,çünkü oda bir sorumsuzdu ve onların dünyasında işgal ettiği yer ufacıktı..
Cansu hemen yanıma oturdu ve muhabbet etmeye başladık.Dün izlediği bi filmden konuştuk bir süre kahkahalar atarak.Serviste sadece cansu ve ben konuşuyorduk.Betül hoca dönüp "siz ne bok yiyosunuz" der gibi bi bakış attı,sonra yine yanındaki siktimin meslektaşına dönüp "evet çenesi açıldı allahım yarabbim" falan diye konuşmaya başladılar.
Sonunda okula geldik ve herkez bi telaş servisten inmeye çalışıyordu.Sanki servisten ilk inene ödül veriyorlarmış gibi.Cansu ve ben servis boşalana kadar bekledik,rahat rahat indik servisten ve sınıfımızın yolunu tutmaya başladık...
Okul her sabah olduğu gibi "yeni temizlenmiş" kokuyordu.Görevli teyzeler,amcalar ellerinde cif ve bez ile dolanıyorlardı.Fazla oyalanmadan Cansu ile birlikte sınıfa girdik,herkez binbir telaşla bişeyleri defterine yazıyor veya sıra kenarlarına küçük küçük formüller yazıyorlardı.Cansu "sınava çalıştınmı ?" diye sorduğunda kocaman bir "Hassiktir" çektim."Ben bikaç biişey biliyorum ya yardım ederim" dediğinde Cansu,biraz rahatlamıştım...
Çok geçmeden hoca sınıfa girdi,Cansu hemen yanıma oturdu.Hoca kağıtları dağıttı,sınav başladı bi şekilde Cansu'dan yardım alarak 10 soruluk yazılı sınavın 5 sorusunu yapabildim.Diğerlerine saçma sapan işlemler yaptım ve hiç olmazsa bi "60" gelir düşüncesiyle biraz rahatladım.Fizikten bir bok anlamıyordum...
Sonraki dersler uyudum,arada bir tahtaya baktım,sıra 6. derse gelmişti,ve ben ödevi yapmayı unutmuştum...
Hemen sınıftaki bikaç kişiye ödevi yapıp yapmadıklarını sordum.Çoğu yapmamıştı fakat yaptığından emin olduğum bi kaç çocukta "ya bikaç bişey yazdım emin değilim" falan diye başından savmaya çalıştı beni,Cansu'ya sordum oda yapmamıştı.Neyse dedim ve sıramda uyuklamaya devam ettim.
Betül hocanın koridordan gelen topuk sesleriyle içimi bi korku kapladı,niye korkuyordumki ben bu kadından ?öğrencileri umurunda olmayan,saçma sapan makyaj yapan ve facebookta bizlere yeri olmayan bi kadındı...
Sınıfa girdiğinde herkez hemen ayağa kalktı,Hoca önce herkezi süzdü ve sonra çok otoriter bi şekilde "günaydın" dedi.Günaydın dedik ve oturduk.Hemen "açın bakalım ödevlerinizi" diye tatlı dille biraz yumuşattığını düşünüyordu içimizi,bikaç çocuğun önünde zaten hazırdı ödevleri.Küçük ayarlamalar yaptılar ve kusursuz ödevlerini sergilemek üzere dimdik oturuyorlardı.
Sıra bana geldiğinde daha sıramın üstüne bakmadan bana bakmaya başladı kadın,sonra "ödevini yaptınmı ?" diye sordu.Verdiği ödevin umrunda olmadığını biliyordum,Birilerinden sinirini çıkarmak zorundaydı ve o kişi bendim."Hocam getirmeyi unutmuşum" dedim.Boş boş bakmaya devam etti,hiçbişey söylemeden masasına oturdu ve bi kağıda bişeyler yazmaya başladı.Ucuz kurtuldum dedim içimden.Cansu içinde aynı şeyler oldu fakat Cansu uyumaya devam etti...
Hocanın tahtanın önüne geçtiğini gördüm,kafam sıraya yatık bi şekilde yaşıtlarımın eylemlerini "paralel" olarak izliyordum.Hocanın şöyle dediğini duydum."Çocuklar bu ödevler sizin zararınıza gibi davranmayın,bakın sonra şunun gibi olursunuz" dedi ve herkezin bana baktığını "paralel" bir şekilde gördüm.Yaşıtlarım bana bakarak kıkırdamaya başladı,bazıları yine öğretmenin götüne girmek için gülerken,bir yandan "hoca beni gülerken görüyormuki ?" diye yan yan hocayı izliyorlardı.Gittikçe sinirlenmeye başladım...
Hala devam ediyordu kadın,"onun gibi olmak istemiyorsunuz değil mi yavrucaklarım? kim isterki ? sabah akşam uyuyun,buna okul dahil (kahkahalar yükseliyordu) ha gereksiz olmak istiyorsanız o başka tabii ki "....Kahkahalar beni çıldırtacak düzeye gelmişti,artık bir cümlesine bile katlanamazdım.Kafamı kaldırdım ve kendimi çok zor tutuyordum.Cansu bende bir terslik olduğunu anladı ve elimi tuttu hemen,"sakin ol" der gibi bakıyordu.Hoca devam etti...
"Ayy bak bak arkadaşıda destek oluyor ya o çokmu üstüne gitt..."
-"ULAN OROSPU ! SİKİMDE DEĞİLSİN ANLADINMI !! ÖDEVİNDE SİKİMDE DEĞİL SENDE SİKİMDE DEĞİLSİN"
-"SEN BENİMLE NASIL BÖYL.."
-"ASIL SEN BİZİMLE NASIL BÖYLE KONUŞURSUN ! KİMSİN ULAN SEN Bİ KAĞIT PARÇASINI DOLDURMADIM DİYE HAYATIMA SÖVÜYOSUN KAŞAR !
Ben hayvan gibi bağırırken yaşıtlarım beni korkarak izliyorlardı.Cansu ayağa kalktı,bir yandan ağlıyor bir yandan beni dışarı çıkartmaya çalışıyordu...
-"SENİN ÖĞRENCİLİK HAYATIN BİTTİ ANLADINMI BİTTİ"
Cansu'dan kurtulup hızlı hızlı kadının üstüne yürüdüm
-"BANA ELİNİ SÜRERSEN SENİ HAPSE ATT.."
Cümlesini bitirmeden kafasından tuttuğum gibi tahtaya vurmaya başladım,her vuruşta biraz daha rahatlıyordum,deli gibi zevk alıyordum,vurdukça sesi kesiliyordu.Çok hoşuma gitmişti bu .
Hiçkimseden çıt çıkmıyordu...
10-20 kere kafasını tahtaya vurdurduktan sonra bişeyler mırıldanmaya başladı,hiç dinlemeden tekme tokat dövmeye başladım.Tahta kan içinde kalmıştı,kadında artık direnemiyordu bana.Kafasını bıraktım ve baam diye yere düştü,kendime geldiğimde bütün okulun koridorda olduğunu gördüm.Hepsi bana bakıyordu.Hocalar,öğrenciler,görevliler herkez benim vahşetimi izledi.
Cansu ise yerde yatan kadına bakıyordu,hafif gülümsediğini gördüm,biraz daha gülümsedi,biraz daha,biraz daha...
İkimizin kahkahaları okulu yıkıyordu,cansu ile el ele sınıftan çıktık.Koridorda yürürken herkez bizi alkışlamaya başladı.Sevinç çığlıkları yankılandı okulun her tarafında,hocalar bile dahildi bu olaya.Birbirlerinin üstüne atlayan çocuklar,sarılan öğretmenler,dans eden görevliler herkez mutluydu...Ve yine el ele okulu terkederken arkamızda güneş batıyordu...
O günden sonra Cansu ve ben hayatımızı bu tarz öğretmenleri öldürmeye adadık.Çok başarılı olduk .Hiç yakalanmadık çünkü halkın desteğinide arkamıza almıştık,yer altında hertürlü silahın dolup taştığı,ayrıca yaşanabilir bir sığınağımız vardı.Arkamızda tonlarca ceset bıraktık...
Artık Sorumluluk sahibi bireylerdik...
Güneşin battığını bidaha hiç göremedik...
22 Şubat 2010 Pazartesi
Öküz -2-
Melis'in Blogu
Hiçkimse y.O.k (ama olabilir de :))) )
"Öküz yarım saat gecikti,daha ilk buluşmada ağaca çevirdi beni yhaa!!!,neyse sevgili okurcuklarım biz öküzle buluştuk.Ayhh bir arabası var!!! ne olduğunu bilmiyom ama chookk parası var galiba :)))) Uzun boyluydu,hava bulutlu olmasına rağmen güneş gözlüğü takmıştı.Neyse ay merabalaştık biz bunla nası şeker nası şeker annatamam falla !!! Bi süre bakıştık biz bunla sonra ay nereye gitsek falan diye soruyorum bi baktık yaaaa arkamızda starbucks varmış :))) salaklığıma denk gelmiş ya ay aman neyse işte biz bunla nereye otursak diye bakıyoruz,hemen sokağa en yakın masaya oturdu bu,gözlüğünün kabını çıkardı ama şimdi markası yazıyo kabında,ya buda bana bilerek göstermeye çalışıyo gibi geldi bana aamaaa neysee yafff :)),
Sonra "sıcak çikolata içelimmi ?" dedi bana !!?!?!! ay allaaam o kadar geldik starbucksa sıcak çikolata içirtçek salak diye düşünüyodum sonra dedi ki "ben Türkiye'de kahve içmem,afedersin ama buranın kahvelerini berbat buluyorum,sana kedi kakalı kahve yakışır" dedi yaaa :)))
(bu arada kedi kakalı kahve varmış hakkaten ya hemen google ettim ve buldum,google şimdi kelime olarak kullanılıyoya.... ay bilmiyonuzmu ahahahahah
neyse gitti aldı geldi sıcak çikolatalarımı,sonra sürekli kendinden bahsetmeye başladı ama bi süre sonra biraz canım sıkıldı,buda farketmedimi ne yaptı ay anlamadım.Sonra bunun bitane kız arkadaşı geldi yanımıza NASI SARILIYO CHOCUAAA !! ay kaltakmıdır nedir,nerelerdesin ya ? falan diye konuştular bi süre,sonra merhaba dedi bana kız,ben öküzün liseden arkadaşıyım bilmemne "hee hee" falan diyom kız gitsin diye :)) ayhh ahahaha bu kızda bozuldu tabi siktirdi gitti kaltak ahahahha
Sonra biraz daha konuştuk,bu sefer bana sorular sordu bu işte nerde okuyon,memnunmusun falan annatıyom bende... ama çocuğuuun parmağı çizilmiş mi noolmuş ay kıyamaaaam yhaaa ..
"parmağına noldu öküz ?" dedim ay evde tavşan besliyomuş bunun için havuç keserken parmağını kesmiş yanlışlıklaaa :))) shapshal yaaa ahahaha
neyse sonra beni müthiş arabasıyla eve bıraktı öküz,şimdilik bu kadar okurcuklarım ilerde bişeyler olursa haber veririm :)))"
Öküz,bu satırları okurken tebessüm etti ve hemen arkadaşlarını arayıp bu bloğu okumalarını istedi.2 gün önce kestiği parmağına baktı ve gülümsedi...
Bir yandan bira içen öküz yine telefonunu aldı,bira elinde kameraya çok sert bakarak bi fotoğrafını daha çekti ve yine facebooka koydu...
Hiçkimse y.O.k (ama olabilir de :))) )
"Öküz yarım saat gecikti,daha ilk buluşmada ağaca çevirdi beni yhaa!!!,neyse sevgili okurcuklarım biz öküzle buluştuk.Ayhh bir arabası var!!! ne olduğunu bilmiyom ama chookk parası var galiba :)))) Uzun boyluydu,hava bulutlu olmasına rağmen güneş gözlüğü takmıştı.Neyse ay merabalaştık biz bunla nası şeker nası şeker annatamam falla !!! Bi süre bakıştık biz bunla sonra ay nereye gitsek falan diye soruyorum bi baktık yaaaa arkamızda starbucks varmış :))) salaklığıma denk gelmiş ya ay aman neyse işte biz bunla nereye otursak diye bakıyoruz,hemen sokağa en yakın masaya oturdu bu,gözlüğünün kabını çıkardı ama şimdi markası yazıyo kabında,ya buda bana bilerek göstermeye çalışıyo gibi geldi bana aamaaa neysee yafff :)),
Sonra "sıcak çikolata içelimmi ?" dedi bana !!?!?!! ay allaaam o kadar geldik starbucksa sıcak çikolata içirtçek salak diye düşünüyodum sonra dedi ki "ben Türkiye'de kahve içmem,afedersin ama buranın kahvelerini berbat buluyorum,sana kedi kakalı kahve yakışır" dedi yaaa :)))
(bu arada kedi kakalı kahve varmış hakkaten ya hemen google ettim ve buldum,google şimdi kelime olarak kullanılıyoya.... ay bilmiyonuzmu ahahahahah
neyse gitti aldı geldi sıcak çikolatalarımı,sonra sürekli kendinden bahsetmeye başladı ama bi süre sonra biraz canım sıkıldı,buda farketmedimi ne yaptı ay anlamadım.Sonra bunun bitane kız arkadaşı geldi yanımıza NASI SARILIYO CHOCUAAA !! ay kaltakmıdır nedir,nerelerdesin ya ? falan diye konuştular bi süre,sonra merhaba dedi bana kız,ben öküzün liseden arkadaşıyım bilmemne "hee hee" falan diyom kız gitsin diye :)) ayhh ahahaha bu kızda bozuldu tabi siktirdi gitti kaltak ahahahha
Sonra biraz daha konuştuk,bu sefer bana sorular sordu bu işte nerde okuyon,memnunmusun falan annatıyom bende... ama çocuğuuun parmağı çizilmiş mi noolmuş ay kıyamaaaam yhaaa ..
"parmağına noldu öküz ?" dedim ay evde tavşan besliyomuş bunun için havuç keserken parmağını kesmiş yanlışlıklaaa :))) shapshal yaaa ahahaha
neyse sonra beni müthiş arabasıyla eve bıraktı öküz,şimdilik bu kadar okurcuklarım ilerde bişeyler olursa haber veririm :)))"
Öküz,bu satırları okurken tebessüm etti ve hemen arkadaşlarını arayıp bu bloğu okumalarını istedi.2 gün önce kestiği parmağına baktı ve gülümsedi...
Bir yandan bira içen öküz yine telefonunu aldı,bira elinde kameraya çok sert bakarak bi fotoğrafını daha çekti ve yine facebooka koydu...
Her zaman değil ama
ben bazen kendimi aşmış hissediyorum,yorgun argın yürüyorum sokakta falan,sanki ruhum bedenimden daha yaşlıymış gibi hissediyorum,hiçbişeye anlam veremiyorum vermekte istemiyorum,sanki herşey siyah beyazmışta kendim renklendirmeye çalışıyorum gibi oluyo,bazen böyle artistik cümleler kurduktan sonra niye yazıyorum ben böyle şeyler diyorum kendi kendime
21 Şubat 2010 Pazar
Öküz
"İşte yeni bir gün" dedi öküz.Uyandığında saat 9'u geçiyordu.Her sabah yaptığı gibi kahvesini içerken bir yandan "ne giysem" diye bir süre düşündü,sonra en pahalı giysilerini giymeye karar verdi.
Öküz'den pek hoşlanmazlardı arkadaşları,ama sevenleride vardı.Öküz ve öküz gibi arkadaşları...
Öküz duş aldı ve hemen aynanın karşısına geçti,bir süre sonra kendi yansımasının ne kadar karizmatik olduğuna karar verdi ve hemen telefonunu aldı,aynadan kendi yansımasını çekti."Duştan çıktığımda çok seksi oluyorum yaff" diye adlandırdı fotoğrafı telefonuna kaydederken.
Kurulandı,biraz bişeyler atıştırarak bilgisayarının başına oturdu facebook profiline girdi,arkadaşlık isteklerini kontrol etti,hepsini onayladı hemen çünkü ne kadar çok arkadaşı olduğu gözükürse o kadar havalı olacaktı,arkadaşlarının 1000'i geçtiğini görünce sevindi.Telefonundan az önce çektiği fotoğrafı aynı isimle yükledi facebook'a.Sonra poker uygulamasına tıkladı,bir masaya oturdu ve o masadaki tüm kızlara "selam tanışalım?" dedi fakat kızlardan hiçbiri cevap vermedi,"ahh gerizekalılar" dedi öküz ve bilgisayarı kapattı...
Giyinmek için yarım saatini harcadı ve sonunda en pahalı kıyafetlerini giydi,evden çıkmadan önce mutfaktan bir elma kaptı,elmayı ortadan bölmeye çalışırken yanlışlıkla parmağını kesti."Hassiktir yaa" diye sinirle bağırdı öküz,suyun altına tuttu hemen,bir süre sonra kanaması durduğunda sadece bir çizik görünüyordu parmağında.Hemen telefonunu kaptı ve ağlak bir surat ifadesi takınıp,parmağınıda kameranın alacağı şekilde pozunu ayarladıktan sonra fotoğrafını çekti,tekrar facebook profiline girip fotoğrafı aynı isimle kaydetti."geç kaldım" dediğinde saat 12'ye yaklaşıyordu...
Öküz'den pek hoşlanmazlardı arkadaşları,ama sevenleride vardı.Öküz ve öküz gibi arkadaşları...
Öküz duş aldı ve hemen aynanın karşısına geçti,bir süre sonra kendi yansımasının ne kadar karizmatik olduğuna karar verdi ve hemen telefonunu aldı,aynadan kendi yansımasını çekti."Duştan çıktığımda çok seksi oluyorum yaff" diye adlandırdı fotoğrafı telefonuna kaydederken.
Kurulandı,biraz bişeyler atıştırarak bilgisayarının başına oturdu facebook profiline girdi,arkadaşlık isteklerini kontrol etti,hepsini onayladı hemen çünkü ne kadar çok arkadaşı olduğu gözükürse o kadar havalı olacaktı,arkadaşlarının 1000'i geçtiğini görünce sevindi.Telefonundan az önce çektiği fotoğrafı aynı isimle yükledi facebook'a.Sonra poker uygulamasına tıkladı,bir masaya oturdu ve o masadaki tüm kızlara "selam tanışalım?" dedi fakat kızlardan hiçbiri cevap vermedi,"ahh gerizekalılar" dedi öküz ve bilgisayarı kapattı...
Giyinmek için yarım saatini harcadı ve sonunda en pahalı kıyafetlerini giydi,evden çıkmadan önce mutfaktan bir elma kaptı,elmayı ortadan bölmeye çalışırken yanlışlıkla parmağını kesti."Hassiktir yaa" diye sinirle bağırdı öküz,suyun altına tuttu hemen,bir süre sonra kanaması durduğunda sadece bir çizik görünüyordu parmağında.Hemen telefonunu kaptı ve ağlak bir surat ifadesi takınıp,parmağınıda kameranın alacağı şekilde pozunu ayarladıktan sonra fotoğrafını çekti,tekrar facebook profiline girip fotoğrafı aynı isimle kaydetti."geç kaldım" dediğinde saat 12'ye yaklaşıyordu...
19 Şubat 2010 Cuma
Şehir Karmaşası
Fotoğrafta ne kadar güzel görünüyor değil mi ?
Değil,valla değil !
Bir kere o fotoğraftaki o havuz falan yok,beton var kaya var ellerinde kürek ile insanlar var bu bir.İkincisi,bu kadar tenha olmuyor burası,bugün farkettim bunu,bugün farkettim insan saçma sapan olaylar karşısında sinirden takla atmak istiyor....
Sabah saat 10 gibi dışarı çıkıp bu fotoğraftaki mekana gittim,bu mekanın ilerisinde dolmuşlar var o dolmuşlardan birine binmek istedim.
Telefonla konuşuyorum,yanımdan bi çift geçti(35 yaşlarında bi kadınla adam) sakin sakin gidiyolardı kadın birden adama bağırmaya başladı.çevredeki bütün insanlar hemen izlemeye başladılar bu kadınla adamı.Pek önemsemeden kaygısızca yürüyorken,yanımdan geçerlerken kadın "Moraline Sıçayım onun Ya!!! ben burda.." diye bağırmaya başladı.Telefonla konuşmamın içine sıçtı,pis gülesim geldi kendimi zor tuttum.Şimdi bu kadının ben taaa gelmişini geçmişini tamam mı ?Sonra bunların yanından "anasını #^!*@!" diye geçincede "aa ne ayıp" oluyor.Oluyordur yani ben yıllardır "#^!*@!" diyorum sokaklarda bana bişey diyen olmadı...
neyse dolmuşa bineyim diye durağın oraya gidiyorum,sonra bi baktım ulan gidemiyorum! çünkü yine artistik bi binanın önünde basın ordusu var (yani dolmuşların orada) cnbc-e kanald falan filan bissürü şey vardı,yalnız cnbc-e'nin o haber minibüsü kadar havalı bi minibüs görmedim,ama sıçayım sizin haberinize,binanıza,o havalı kulağınızın arkasından sarkan beyaz kablo zımbırtısına ey muhabirler ve bilimum o an orada bulunan haberci arkadaşlar...
Bi şekilde dolmuşa bindim.Ankara'da dolmuşlar çok rahat ve şoförleri çok medeni insanlar(Ankara'nın otobüs ve minibüs şoförleri öfke kontrol kursu gibi bişeye gitmişler,gitmeselerdide pamuk gibi insanlardı,para uzatıyosunuz teşekkür ederim diyolar yani o derece)
Uyudum uyuyacam arası sol tarafıma baktım dolmuştayken "Zonguldak Ameleler Birliği Konuk Evi" yazılı bi bina gördüm,görmemin üstünden 5 saniye geçti "auhuahauhau" diye güldüm.Böyle bir bina olamaz,(ama var valla var).www.ameleyiz.biz de var olabilir,bakamam şimdi yazı yazıyorum.
Dolmuşta arkamda oturan kız grubuda yarıldı bu "zonguldak ameleler birliği" olayına.Dedim o zaman ben normalim,sevindim,kendimle gurur duydum,"ne kadar komik değilmi ? ahahaha" diye bir yavşak gibi dönüp muhabbet edesim gelmedi,tekrar kendimle gurur duydum.
Bide dolmuşta önüme Ahmet Rıfat ŞUNGAR (es-es dizisindeki uras) oturdu.Yada inanılmaz benziyordu ya OHA ! dedim valla baya inceledim adamı,aynı abi adam! aynı saç aynı bıyık aynı surat falan,adamı sevdiğimden değil Türk insanı ünlü görünce mutasyona uğrar bende aynen bi süreliğine şaşırdım ama mutasyona uğramadım... indim dolmuştan.
Bu arada gerçek,has,doğma büyüme Ankara'lıları tanımayı öğrendim.Kırmızı ışık yanıyo olsa bile kendini caddenin ortasına atan insan AnkaralıDIR.Bu böyledir,ha başka kendini atan insanlarda var,onlarda kendini Ankara'ya alıştırmış insanlar.Yahu insan selinin (hangi selin ?) arasına 5 metrelik otobüs dalıyor,oha diyosunuz çüş diyosunuz ama adam dalıyor bide böyle bi olay var...
18 Şubat 2010 Perşembe
Welcome
Merhaba Sevgili İnsanlar...
Burada hayata karşı görüşlerimi,sevinçlerimi,hüzünlerimi yaşadığım şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum Herkez kendinden birşeyler bulacak,hayatın acılarını paylaşacağız,hayata birlikte göğüs gereceğiz... Desem amma komik olurdu değilmi? olmazmıydı lan ?
Ben buraya bişeyler yazıcam sorna siz okuyacaksınız falan "aa evet ya hakkaten" diyeceksiniz yada "ben böyle bloğun taa" diyeceksiniz.Diyeceksiniz yani bundan kaçış yok,ben hayatı çözdüm sayın okur,sz öylece yaşarken ben oturdum çözdüm.Bi boka yaradımı?Henüz bi yararını görmedim işte böyle artistik yapıyorum lafta kalıyor,yazıda kalıyor (blogta kalıyor?).Kendime ve sizlere welcome diyor,nacizane bloğuma tertemiz bir sayfa açıyorum...
Burada hayata karşı görüşlerimi,sevinçlerimi,hüzünlerimi yaşadığım şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum Herkez kendinden birşeyler bulacak,hayatın acılarını paylaşacağız,hayata birlikte göğüs gereceğiz... Desem amma komik olurdu değilmi? olmazmıydı lan ?
Ben buraya bişeyler yazıcam sorna siz okuyacaksınız falan "aa evet ya hakkaten" diyeceksiniz yada "ben böyle bloğun taa" diyeceksiniz.Diyeceksiniz yani bundan kaçış yok,ben hayatı çözdüm sayın okur,sz öylece yaşarken ben oturdum çözdüm.Bi boka yaradımı?Henüz bi yararını görmedim işte böyle artistik yapıyorum lafta kalıyor,yazıda kalıyor (blogta kalıyor?).Kendime ve sizlere welcome diyor,nacizane bloğuma tertemiz bir sayfa açıyorum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)